Gerçek kitap severler sadece kelimelerin dizilişine değil, kurguya, akışa ve arkasındaki bilgi birikimine kapılarak okur... Bende uzun zamandır belki de ilk kez günümüz yazarlarından bir Türk yazarın eserini hayranlıkla okudum.
Okuyucu için kitap seçiminde yazarın adı, bilinirliği etkili olduğu gibi sadece kapak tasarımına kapılarak da tercih edilebilir. Yada bir arkadaşınızın övgüyle bahsettiği kitabın kulaktan kulağa etkisi sizi o kitaba sürükleyebilir...
Benim Orhan Bahtiyar ile tanışmam ise bunların dışında tamamen tesadüf, hatta biraz zoraki bir şekilde olmuştu. Ofisimize kitap getiren Sinan Bey; kitap zevkime hakim olduğu için ısrarla almamı tavsiye etmiş; oysa adını hiç duymadığım günümüz Türk yazarlara karşı oldukça ön yargılı biri olarak asla elim gitmemişti. Kitap tasarımı da bu konuda Sinan beye hiç yardımcı olmuyordu ayrıca.. Arka kapağındaki kısa sunuşta yer alan Venedik'li Fausto Zonaro'nun İstanbul macerasının tarihi kurgu seven birini az da olsa etkileyince kitabı okunacaklar listeme almıştım.
Bir kaç kez elime alıp yeniden bıraktığım Bahtiyar'ın Ateş Kırmızısı (Bir Fausto Zonaro Romanı ) kapağını açmam ile kendimi Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde başarılı ama henüz tanınmamış Venedikli ressam Fausto Zonaro'nın saray ressamlığına uzanan heyecanlı serüvenine kapılmıştım. O dönemi ustalıkla betimleyen, sanat ve dönem tarihi hakkında verdiği bilgiler ve başarışı tarihi kurgusu ile kendini bana çok tan sevdirmişti bile..
Hiç vakit kaybetmeden üç günde bitirdiğim aslında son kitabı olan Ateş Kırmızısı dışında diğer üç kitabına hızlıca başladım. Son kitabın ustalığı ilk kitabında da oldukça hissettirdi. İkinci dünya savaşı döneminde Amerikalı ve Alman askerlerinin Kaz Dağları'nda uyum ve barış içindeki yaşamına ışık tutmuş. Diğer kitabına göre daha yoğun ama tadında olan tasvirleri fantastik bir kurgu olarak tavsiye edebileceğim türdendi.
Sırada Gece Teyyarede Açıkta ve Elohim'in çocukları var...
Yorumlar
Yorum Gönder
Tesekkurler