İstanbul'a iki saat uzaklıktaki tarihi şehir Edirne'ye bir türlü yolum düşmemişti. Sanırım her an gidebilme fikri ile bir türlü fırsat yaratıp gidememiştik. Bir çoğumuzun genel sıkıntısı da bu aslında.. Bir ara giderim, şurası nasılsa yaklaşımı ile ötelediklerimi gerçekleştirmek istiyorum sene sonuna kadar...
İlki Topkapı Sarayı idi.. Kızımla birlikte gerçekleştirdik çok şükür... İkincisi Edirne'ydi.. Sırada Heybeliada, Balat ve Garipçe var...
Edirne çoğumuzun bildiği gibi bir payitaht..Yani Başkent... Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olan Edirne İstanbul'un fethinden sonra ise eski saray şehzadelerin eğitim ocağı gibi devam etmiş ancak zamana direnememiştir. Ancak her yerde Osmanlı'dan kalma izleri görebilirsiniz.
İçerideki muhteşem dualar eşliğinde huzurun en derinine dalıyorsunuz.
Selimiye camii çıkışında yine Osmanlı'dan kalma İstanbul'daki kapalı çarşıya benzer bir arastadan alışveriş yapabilirsiniz. İçerisinden geçip meşhur Edirne Ciğerinden yemek için kısa bir öğle molası verebilirsiniz. Edirne'li Köfteci Osman iyi bir öneri olabilir...
Eşi öldükten sonra cerrahlık yapan belki de ilk kadın cerrahımız... Resimdeki hastaya kasık bölgesinden ameliyatını canlandırmışlar.. Müzede her model yanındaki bilgilendirme yazılarında Türkçe ve İngilizce olarak açıklayıcı bir şekilde hazırlanmış..
Avrupa'dan gelen trenin ilk durağı olan Edirne Garı artık Trakya üniversitesi sınırları içersinde Güzel Sanatlar Akademisine hizmet veriyor... Aslına uygun olarak korunan bu yapı benim gibi turistlerinde ilgisini çekiyor :)
Edirne'ye gelince mutlaka gidilmesi gereken duraklardan birisi de Keçecizade lokumcusu.. Badem şekeri, Kavala Kurabiyesi ve çeşit katkısız lokumlar hala geleneksel yöntemlerle küçük temiz atölyelerde yapılıyor... Edirne'nin birçok yerinde dükkanlarına rastlayacaksınız kutu kutu almanızı öneririm :)
İlki Topkapı Sarayı idi.. Kızımla birlikte gerçekleştirdik çok şükür... İkincisi Edirne'ydi.. Sırada Heybeliada, Balat ve Garipçe var...
Edirne çoğumuzun bildiği gibi bir payitaht..Yani Başkent... Osmanlı İmparatorluğunun ilk başkenti olan Edirne İstanbul'un fethinden sonra ise eski saray şehzadelerin eğitim ocağı gibi devam etmiş ancak zamana direnememiştir. Ancak her yerde Osmanlı'dan kalma izleri görebilirsiniz.
Edirne denince ilk akla gelen Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediğ, 2011 yılında UNESCO'nun kültürel eser listesine giren Selimiye Camii'dir şüphesiz. Gerçekten sanki şehir cami çevresine kurulmuş gibi her yerden onun heybetini görebiliyorsunuz.
Cami içine girmeden arastasında tarihi ve turistik alışveriş alanlarını da ziyaret etmenizi öneririm. Doğal taş tesbih ve takılar güzel bir hatıra olabilir sevdikleriniz için.
Camii içerisine girerken avludaki ses etkiliyor ilk önce sizi...Ardından kubbenin altındaki sesin yankısı ile evrende ne kadar küçük olduğu hissi uyandırıyor. Her mabet gibi tanrının gücünü iliklerinize kadar hissedeceğiniz atmosfere kapılıp gidiyorsunuz. İçerisindeki çini ve işlemeler tam bir sanat eseri.
İçerideki muhteşem dualar eşliğinde huzurun en derinine dalıyorsunuz.
Selimiye camii çıkışında yine Osmanlı'dan kalma İstanbul'daki kapalı çarşıya benzer bir arastadan alışveriş yapabilirsiniz. İçerisinden geçip meşhur Edirne Ciğerinden yemek için kısa bir öğle molası verebilirsiniz. Edirne'li Köfteci Osman iyi bir öneri olabilir...
Edirne Selimiye Camii ile anılsa da ikinci görülmesi gereken yer Meriç Nehri.. Bulgaristan'dan doğan ve Edirne'den geçerek Ege denizine dökülen bu kocaman nehir kenarında bir kahve molası mutlaka vermelisiniz...
1484-1888 yılları arasında II.Beyazid tarafından yaptırılan külliye etkileyici bir görünüme sahip bir çok kubbeden oluşuyor. Bugün üniversite korumasında olan külliye aslına uygun restore edilmiş ve özenle korunarak ziyarete açılmış durumda.. ( Giriş 20 TL )
Külliye içersindeki Daruşşifa ve Tıp medresesi içerisinde günü anlatan heykeller ile canlandırmalar mevcut..
Alternatif tıp o zamanlarda da oldukça önemliymiş sanıyorum.
Zamanın ilk ortopedi bölümü... O dönemin şartları ile tedavi edilen bir vatandaş...
Eşi öldükten sonra cerrahlık yapan belki de ilk kadın cerrahımız... Resimdeki hastaya kasık bölgesinden ameliyatını canlandırmışlar.. Müzede her model yanındaki bilgilendirme yazılarında Türkçe ve İngilizce olarak açıklayıcı bir şekilde hazırlanmış..
Avrupa'dan gelen trenin ilk durağı olan Edirne Garı artık Trakya üniversitesi sınırları içersinde Güzel Sanatlar Akademisine hizmet veriyor... Aslına uygun olarak korunan bu yapı benim gibi turistlerinde ilgisini çekiyor :)
Edirne'ye gelince mutlaka gidilmesi gereken duraklardan birisi de Keçecizade lokumcusu.. Badem şekeri, Kavala Kurabiyesi ve çeşit katkısız lokumlar hala geleneksel yöntemlerle küçük temiz atölyelerde yapılıyor... Edirne'nin birçok yerinde dükkanlarına rastlayacaksınız kutu kutu almanızı öneririm :)
Yorumlar
Yorum Gönder
Tesekkurler