Tv dizilerini çıkarınca hayatımdan, kitap okumaya zaman yaratmış olduk böylece. Uzun zamandır bekleyen kitaplarımı teker teker üzerinden geçiyorum.
Zamanında öğretmen zoruyla okuduğum kitapların çoğunu aslında hiç algılamamışım ne yazık ki.. Ya o zaman zorlama diye, ya o olgunluğua erişemediğimden bilemiyorum bir çoğu silik kalmış hafızamda...
Klasik eserlerin üzerinden yeniden geçiyorum.. Kafka, Puşkin ve Dostoyevski...
Aleksandr PUŞKİN - Yüzbaşının Kızı
1700lü yıllarda Çariçe dönemi Rusyasında geçen romanın baş kahramanı Pyotr Andreyiç. Kendisinden önce ölen kardeşlerinden sonra yaşayan tek çocuk olunca el bebek gül bebek büyüyen bir soylu asker çocuğudur. O dönem adetlerine göre daha anne karnındayken askere yazdırılan Andreyiç 17 yaş itibari ile artık resmen bir asker olur ve kahyası ile birlikte görev yerine başlar.
Pugaçov Ayaklanması dönemini işleyen yazar hem duygusal açıdan hemde milli açıdan oldukça güzel mesajlar vermektedir. Birliğinin yüzbaşısının kızıyla aralarındaki duygusal bağ, Çariceye olan bağlılığını işlediği, tercümesi sade ve akıcı olan, dönem insanlarını ve duygusal durumlarını tasvirlerinde oldukça detaylı anlattığı bir roman olarak buldum.
Zamanında öğretmen zoruyla okuduğum kitapların çoğunu aslında hiç algılamamışım ne yazık ki.. Ya o zaman zorlama diye, ya o olgunluğua erişemediğimden bilemiyorum bir çoğu silik kalmış hafızamda...
Klasik eserlerin üzerinden yeniden geçiyorum.. Kafka, Puşkin ve Dostoyevski...
Aleksandr PUŞKİN - Yüzbaşının Kızı
1700lü yıllarda Çariçe dönemi Rusyasında geçen romanın baş kahramanı Pyotr Andreyiç. Kendisinden önce ölen kardeşlerinden sonra yaşayan tek çocuk olunca el bebek gül bebek büyüyen bir soylu asker çocuğudur. O dönem adetlerine göre daha anne karnındayken askere yazdırılan Andreyiç 17 yaş itibari ile artık resmen bir asker olur ve kahyası ile birlikte görev yerine başlar.
Pugaçov Ayaklanması dönemini işleyen yazar hem duygusal açıdan hemde milli açıdan oldukça güzel mesajlar vermektedir. Birliğinin yüzbaşısının kızıyla aralarındaki duygusal bağ, Çariceye olan bağlılığını işlediği, tercümesi sade ve akıcı olan, dönem insanlarını ve duygusal durumlarını tasvirlerinde oldukça detaylı anlattığı bir roman olarak buldum.
İyi günler, Okumak güzeldir, okuyup onu yazmak daha güzeldir.. :)
YanıtlaSilpaylaşmayı sevıyorum tesekkurler
Silben de klasiklerin okumanın tadına varıyorum şimdilerde... türk klasikleri bana ders kitabı gibi geliyor hala..
YanıtlaSilaynen katılıyorum
SilKendi öz benliğimize, ait olduğumuz kültürün ürünlerine sahip çıkmak gerekli diye düşünüyorum. Ders kitabı gibi geliyor diyerek ötelemek ne kadar doğru acaba!
Silgaliba haklısınız...ancak yorum hatası yaptım galiba, ötelemek değil de aslında zorlama ile okunan kitaplar ders kitabı havasına giriyor aslında ve okuduklarımdan da hiç birşey anlamamışım aslında... oysa şimdi üzerinden yeniden geçiyorum.. yorumunuz için teşekkürler.
Sil